27 Temmuz 2015 Pazartesi

Lukus hayat

Hayatınızda ki en büyük lüksünüz nedir desem ne cevap verirsiniz? Tatile çıkmak mı? Spora gitmek mi? Son model yeni arabanız mı? Telefonunuz mu? Herkesin bir lüksü vardır elbette kendine göre .son zamanlarda benim lükslerim değişti. Kitap okumak lükslerimde 1.sırada sinemaya gitmek ya da evde bir filmi baştan sona izleyebilmek,soğumaya çay içebilmek,arkadaşlarımla ve ya ailemle sohbet etmek,telefonla konuşmak (bakın konuşmak dedim sosyal sitelere girmekten bahsetmiyorum bile),ev temizlemek,yemek yapmak,kocamla sohbet etmek,yürüyüş yapmak,alışveriş yapmak, uyumak,dinlenmek yani kısaca hayatınızda yaptığınız ve sizin için önemsiz olan bütün bu basit şeyler benim için birer lüks oldu neden mi? Hayatıma katılan minik Afacan sayesinde.bu basit işleri bile yapmak öyle zor oldu ki artık lüks olarak görmekteyiz. Sakın yanlış anlaşılmasın halimden memnunum ama bazen biraz nefes almak istiyor insan.kendine dönmek,kendini dinlemek istiyor.düşünmek yazmak okumak ihtiyacı artıyor.öncelikleriniz değişiyor.şunu unutmamak gerek siz kendiniz olmalısınız ki bu Afacan da kendini bulabilsin. Yakın bir gelecekte lükslerim kavuşacağım biliyorum,bana daha az ihtiyaç duymaya başlayacak kendi dünyası şekillenecek.o zaman da başka bir boşluk olacak :)) kendi kendine uyuyacağım, tuvalete gideceği,oyun oynayacağı günlerin hızlıca gelmesini diliyorum.

24 Temmuz 2015 Cuma

Susmayan insan

Vardır böylesi hatırlarsın yanına geldiğinde anlattıklarını içini baymasindan,hiç tanımadığın ve tanimayacagin bir sürü gereksiz insan ve isimle beynini doldurmasindan.kendi hayatına ait bilmek istemediğin pek çok ayrıntı anlatmasindan.ses tonu ve noktasız cümleleri ile ruhunu bunaltmasindan hatırlarsın. Vardır herkesin yanında bir susmayan insan,elbette bazen kibarliktan bazen onu üzmemek adına dinler ya da dinler görünürsün ama bitmez anlatacaklari susmaz bir türlü.bu insanların ortak özelliğidir dinlememek sadece anlatır dinlenip dinlenmedigi de önemli değildir belki farkında bile değildir dinlenmediginin.hayatına soktuğu isimler olaylar içini bunaltip yüreğini daraltir biliyorum.susmasini anlaması bekleme boşuna susmayan insana canına tak ettiğinde ''banane''de ''sus artik''de ,hayatindan çıkar. Yorma kendini boşuna.bu insanlar çünkü kendilerinden başkasını düşünmeyen önemsemeyen bir yapıya sahiptir çok canları yanmaz inan, anında başka bir dinleyecek kurban bulurlar kendilerine .çok lafın yarısı yalandır anlattıklarına kendileri de inanmasa da susmayi bilmezler çaresiz anlatırlar ne varsa. eskiden daha çok hoşgörürdüm insanları yaş aldıkça biraz daha net ve açık sözlü oluyor insan.ruhumu daraltan onca şeyin yanında birde bunlarla uğraşmak zor geliyor.Bizde şöyle bir algı vardır konuşmuyorsa bilmiyordur ya da fikri yoktur.konuşan boş konuşsa bile doğrudur.susmayanı sustur konuşmayani dinle artık düşüncem bu.

14 Temmuz 2015 Salı

Bana anne dedi

İlk doğduğu andan itibaren bekledim duymayi ANNE demesini.Nasıl bir sesi olacaktı nasıl söyleyecekti?Bir kadın için bir anne için duyması en güzel kelime idi anne.En çok ihtiyaç duyduğumuz en özelimizdir ANNE.ağlariz ANNE deriz,seviniriz ANNE deriz korkarım ANNE deriz hayatımızda en çok kullandığımız kelimedir belki de.Bir evladını ağzından ilk çıkan kelimedir çoğu zaman.Büyük gün gelir küçük kuzunuz dillenir ve ANNE demeyi öğrenir başlarda herşey çok eğlencelidir o söyler siz sevinirsiniz o tekrar eder.O söyledikçe siz sevinirsiniz anne demeler artar.Siz duymaya o söylemeye alışır bildiği kelime sayısının azliğindan herseyi bununla anlatmaya başlar ve yine gün gelir siz aylarca duymayi beklediğiniz ANNE den sıkılmaya başlarsınız ve bu aşamada kendinize kızar kendinizi sorgularsiniz neden böyle diye.korkmayın sadece size özgü bir durum değildir.her yeni anne yaşar bu ikilemi.sakince bekleyin büyüyecek başka kelimeler öğrenecek ve sizinle birlikte sohbet etmeye başlayacak hayat daha da kolaylaşacak.Bu günlerde herşeye sürekli ANNE diyen bir oğlum var bazen sıkılsam da yorulsam da onun ağzından ANNE yi duymak tarifsiz güzel.dünyadaki en güzel anne onun ağzindan çıkıyor.bazen sinirli bazen bazen uykulu bazen kızgın bir ANNE duyuyorum. Bana Varoluşumun en güzel sıfatıyla sesleniyor.hayatta başka hiçbir sıfat bu kadar anlamlı olmazdı.

30 Haziran 2015 Salı

Kadının Annelikle İmtihanı Vol.2

Bundan tam bes yıl önce ben daha anne olmadan bir yazi yazmisim haddim olmayarak kadinin annelikle imtihani diye.henuz evli degilken bir cocuk dusunmuyorken dogum hamilelik gibi durumlar yasamamisken.haddimi asmamisim gerci yazdiklarimda ama bes yilda degisen dunyamda evlendim hamile kaldim bir bebek dunyaya getirdim ve onu buyuturken tekrar yazmak istedim,neler katti hamilelik bana diye hamile olunca evet dunyasi degisiyormus insanin olmam dedigin o nemrut kadina donuyorsun ama bu senin elinde degil seni ele gecirmis birsey var icinde gittikce buyuyen ve senden beslenen.bu beslenme sadece yemek icmek degil ruhunla da besliyorsun onu mutluluk sevgi huzur katmaya calisiyorsun ruhuna.biliyorsun ki sen ne kadar sakin huzurlu ve mutlu olursan o da o kadar hissediyor bunlari iceride.gun gectikce buyudukce sana tepki veren bu canli dunyadan uzaklastiriyor seni yavasca kadinliktan annelige gectigini goruyorsun korkarak ,neden korkuyorsun cunku ilk defa yasiyorsun bunlari cevrende bin tane akil bin tane bilgi akiyor sana suursuzca yerlesiyor hepsi uzerine.dile kolay annelikle imtihan oluyorsun.mukemmel anne sen olacaksin farkli bir cocuk yetistireceksin.ozgun olacaksin kusursuz ve sakin olacaksin sabrinin sonu olmayacak.kimseye anlatmadan bir anne yaratiyorsun kafanda mukemmel kusursuz sinirsiz sevgi dolu.hamileligin son doneminde bu yarattigin kadin oldugundan suphe duymuyorsun yeterki bir an once kavus yavruna.yasadigin dokuz aylik surec seni baska bir seye donusturdu kadinlik ve annelik arasinda sikisip kaliyorsun.diger taraftan buyuyen koca gobeginle yuruyemiyor oturamiyor yatamiyor uyuyamiyor yiyemiyor (hamilelik reflusu,ya da bulanti)egilemiyor ve dusunemiyorsun.herkes ve hersey bogabiliyor seni,kendin ve karnindaki haric hicbir seyin onemi yok. Son doneme dogru baska bir korku basliyor ne kadar zorlu olsa da hayatin dogum gerceklesecek ve bebegin senden ayrilacak onu orda tutmak istiyorsun bir yandan.diyorum ya artik saglikli dusunemiyorsun.duygu durumun hata ustune hata veriyor.bu minvalde senden cok sey beklenmiyor elbette.sen hayati kendine zorlastiriyorsun kadinin annelikle imtihani kadinin hamilelikle imtihanina donuyor.bir diger yazim kadinin dogumla imtihaninda gorusmek uzere.

16 Şubat 2012 Perşembe

kendinle kalmak


hayalleriyle büyümek insanı başka bir dünyada yaşadığına inandırır.size ait,fantastik,kimsenin bilmediği bir dünyanız vardır.çocukken başka çocuklara ihtiyaç duymazsınız,birlikte oynadığınız oyunlarda bile zayıf rolleri üstlenirsiniz olaylardan biraz uzak olmak için.kendinizle mutlusunuzdur aslında.büyümeye başladıkça sizi başka çocuklarla ya da kuzenlerle kaynaşmaya zorlarlar.istediğiniz bu değildir ki.kendinize ait dünyanızda yalnız olmayı seçersiniz ama bakarsınız ki bu dünyada bu pek de iyi karşılanmıyor.
ortaokul zamanıydı galiba bir gün öğretmenim ailemi görüşmeye çağırmıştı.sebebini anlayamamıştım annem geldi görüşmeye,öğretmen ailevi bir sorunumuz olup olmadığını,boşanmış bir ailenin çocuğu olup olmadığımı sormuş ve benimle ilgilenmesini salık vermiş anneme.annem neden böyle düşündüğünü sorunca öğretmen benim teneffüslerde hep tek başıma dolaştığımı,kimseyle yakınlık kurmadığımı,uzakta durduğumu söylemiş.akşam annem bana bunları anlattı ve yazık kadıncağız bir sorunum olup olmadığı konusunda uzun bir konuşma yaptı sonrasında da uzun sürecek bir gözlem dönemi yaşadı.beni tanıyordu ve onun için normaldim ama galiba öğretmenin sözleri onu korkutmuştu.ben hayallerimle büyüdüm ve hayaller kurmayı,yalnız kalmayı hep sevdim.kendimi en huzurlu hissettiğim zamanlar evde kimsenin olmadığı zamanlar olurdu.başka çocuklar anne babanın komşu ziyareti nedeniyle ev sahibi olduğunda çılgınlar gibi evi dağıtıp,müziğin sesini açar tepinirken.ben televizyonu kapatıp evdeki kitap ya da ansiklopedi ne bulursam alıp orada yazan bilgileri anlamaya çalışıp kendime hikayeler uydururdum.
yazı yazmaya karar verdiğimde ortaokulun ilk yaz tatilindeydim.yaz boyu öyle bir hikaye yazmıştım ki konusunu hala hatırlar gülerim.''denize atılan çöplerin günün birinde evrim geçirip dünyaya saldırması ile ilgiliydi''galiba fazla jules verne okuyordum.herzaman tuhaf bulundum ailem ve arkadaşlarım tarafından,yavaş yavaş tuhaflığımı kaybediyor olmaksa tedirgin ediyor beni.

9 Şubat 2012 Perşembe

çok rezzan kiraz gördüm kendimi

burçların insan üzerinde ciddi etkileri var mıdır bunun hakkında ne düşünürsünüz bilemem ama bazen tanıştığım insanları burçlarına göre değerlendirebiliyorum ne yazık ki.böyle zamanlarda çok sığ olduğumu düşünsem de balık,akrep ya da başak burcu bir erkek ise tanıştığım buz gibi soğuyorum bir anda.koç,boğa ve aslan burcu insanlarla inanılmaz iyi dostluklar kuruyorum.belki de hayatıma denk gelmiş insanların ortak özellikleridir bilemiyorum.eğer birinin burcunu sorma kıvamına geldiyse olay aman allahım kötü anlaştığım bir burç çıktıysa tereddüt etmeden siliyorum kafamdan.kova burcu kadın ya da erkekle anlaşamıyorum nedensiz.ikizler burcu erkek ve kadınlardansa koşarak uzaklaşıyorum.burçlara inanan ve özelliklerini bilen bir insan olmasamda,hayatımı az da olsa kurgulamasına izin veriyorum galiba.jüpiterin etkileri nedir,zodyak toprak burcuna ne zaman girer ne zaman çıkar.ohoooo bunları insanın aklında tutması bile imkansızken neden önyargılıyım bazı insanlara çözemedim.burcunu öğrenmeden iyi anlaştığım biri burcunu öğrendikten sonra anlam değiştirebiliyor hayatımda.iyi ya da kötü anlamda.jüpiterin etkisi üstünüze olsun.

10 Ocak 2012 Salı

kedilerden sen anlarsın konuş onlarla

çocukluğumda sevmezdim kedileri,belki de sokağımızda her çocuğa bir kedi düşmesinden dolayıydı bu durum.fazla ortalıktalardı ve fazla biz gibilerdi.inatçılardı,kovduğunuzda size ''ne artisleniyon dümbül''der gibi bakar sakince uzaklaşırlardı bulaşmamak için size.bazen anlamsızca kovalardık,üstün olmak için onlardan.uzun zaman öncesine kadar kedi sever biri olmamıştım,köpek severlerdenimdir.kediyle yaşamak farklı bir bakış açısı sunar size.bir hayvan beslemezsiniz ev arkadaşı olur sizinle.tersi çok pistir gerekli özeni göstermek zorundasınız ona.bir köpek gibi sizi karşılıksız herşeye rağmen sevmez kediniz.bir çıkar ilişkiniz vardır onunla.ona karşı saygılı olmanız gerekir.bir kediyle kısa süreli bir zaman geçirmiş bir insan olarak anlatabileceğim şeyler çok değil ama şunu söyleyebilirim ki kesinlikle kedi beslemeli bir insan.kedi artisttir size haddinizi bildirir ve ben varım der.bu ev sizin kadar benim de der size.paylaşmayı sevmez,öyle bir zaman gelir ki siz kedinin evinde kalıyor gibi hissedebilirsiniz kendinizi.bir gün yalnız yaşamayı başarırsam eve alacağım ilk şey bir kedi yavrusu olacaktır.

yaramaz ve sevimli köpük'e