16 Şubat 2012 Perşembe

kendinle kalmak


hayalleriyle büyümek insanı başka bir dünyada yaşadığına inandırır.size ait,fantastik,kimsenin bilmediği bir dünyanız vardır.çocukken başka çocuklara ihtiyaç duymazsınız,birlikte oynadığınız oyunlarda bile zayıf rolleri üstlenirsiniz olaylardan biraz uzak olmak için.kendinizle mutlusunuzdur aslında.büyümeye başladıkça sizi başka çocuklarla ya da kuzenlerle kaynaşmaya zorlarlar.istediğiniz bu değildir ki.kendinize ait dünyanızda yalnız olmayı seçersiniz ama bakarsınız ki bu dünyada bu pek de iyi karşılanmıyor.
ortaokul zamanıydı galiba bir gün öğretmenim ailemi görüşmeye çağırmıştı.sebebini anlayamamıştım annem geldi görüşmeye,öğretmen ailevi bir sorunumuz olup olmadığını,boşanmış bir ailenin çocuğu olup olmadığımı sormuş ve benimle ilgilenmesini salık vermiş anneme.annem neden böyle düşündüğünü sorunca öğretmen benim teneffüslerde hep tek başıma dolaştığımı,kimseyle yakınlık kurmadığımı,uzakta durduğumu söylemiş.akşam annem bana bunları anlattı ve yazık kadıncağız bir sorunum olup olmadığı konusunda uzun bir konuşma yaptı sonrasında da uzun sürecek bir gözlem dönemi yaşadı.beni tanıyordu ve onun için normaldim ama galiba öğretmenin sözleri onu korkutmuştu.ben hayallerimle büyüdüm ve hayaller kurmayı,yalnız kalmayı hep sevdim.kendimi en huzurlu hissettiğim zamanlar evde kimsenin olmadığı zamanlar olurdu.başka çocuklar anne babanın komşu ziyareti nedeniyle ev sahibi olduğunda çılgınlar gibi evi dağıtıp,müziğin sesini açar tepinirken.ben televizyonu kapatıp evdeki kitap ya da ansiklopedi ne bulursam alıp orada yazan bilgileri anlamaya çalışıp kendime hikayeler uydururdum.
yazı yazmaya karar verdiğimde ortaokulun ilk yaz tatilindeydim.yaz boyu öyle bir hikaye yazmıştım ki konusunu hala hatırlar gülerim.''denize atılan çöplerin günün birinde evrim geçirip dünyaya saldırması ile ilgiliydi''galiba fazla jules verne okuyordum.herzaman tuhaf bulundum ailem ve arkadaşlarım tarafından,yavaş yavaş tuhaflığımı kaybediyor olmaksa tedirgin ediyor beni.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder